Ayıplı Mal

Tüketici hukukunda ayıplı mala ilişkin yasal düzenlemelere 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 8 ila 12’nci maddeleri arasında yer verilmiştir. Bahsi geçen yasal düzenlemelerde ayıplı malın tanımı şu şekilde yapılmıştır: “Ayıplı mal, tüketiciye teslimi anında, taraflarca kararlaştırılmış olan örnek ya da modele uygun olmaması ya da objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan maldır. Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda, internet portalında ya da reklam ve ilanlarında yer alan özelliklerinden bir veya birden fazlasını taşımayan; satıcı tarafından bildirilen veya teknik düzenlemesinde tespit edilen niteliğe aykırı olan; muadili olan malların kullanım amacını karşılamayan, tüketicinin makul olarak beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar da ayıplı olarak kabul edilir.

Kanun koyucu tarafından yapılan tanımda bahsi geçen maddi ayıplar, bir şeyde bulunan fiziki eksikliklerdir. Örneğin, bir malın yırtık, kırık, lekeli olması, sıfır kilometre denilen bir otomobilin kullanılmış olması, buzdolabının soğutmaması gibi durumların her biri maddi ayıp teşkil eder.

Hukuki ayıplar, maldan faydalanmayı veya onu kullanmayı sınırlandıran hukuki eksikliklerdir. Örneğin, satılan malın hukuka aykırı bir marka taşıması, başka birisine ait sınai veya telif hakkını ihlal etmesi, idari mercilerce konulan güvenlik kurallarını ihlal etmesi gibi.

Ekonomik ayıplar ise, malın verimi, getirdiği kar, vergiden muaf olması gibi iktisadi vasıflarının eksik olmasıdır. Örneğin, kullanılmış otomobilin yapmış olduğu yolun az gösterilmesi veya kaza yapmış olduğu halde yapmamış olduğunun belirtilmesi ekonomik ayıptır.

Satıcının, malı satış sözleşmesine uygun olarak tüketiciye teslim etmekle yükümlü olmasından dolayı ayıplı maldan sorumluluk temel olarak satıcının üstündedir.

Bahsi geçen yasal düzenlemelerde ilk 6 ay içinde ortaya çıkan ayıpların teslim anında var olduğu karinesi kabul edildiğinden, bu sürede ortaya çıkan ayıplar için ispat külfeti satıcıya yüklenmiştir. Söz konusu süre geçtikten sonra ispat külfeti sözleşmenin karşı tarafına geçmektedir.

Tüketicinin sözleşmenin kurulduğu tarihte ayıptan haberdar olması veya haberdar olmasının kendisinden beklendiği durumlarda sözleşmeye aykırılık söz konusu olmaz. Yine, satışa sunulan ayıplı malın veya ambalajının üzerine kolayca okunabilecek şekilde malın ayıbına ilişkin açıklayıcı bir etiket konulması durumunda, söz konusu malın ayıbını bilerek ve isteyerek alan tüketici, ayıp nedeniyle daha sonra satıcıyı sorumlu tutamaz.

Malın ayıplı olduğunun anlaşılması durumunda tüketici; satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme, satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinden indirim isteme, aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme ve imkân varsa satılanın ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini isteme seçimlik haklarından herhangi birini satıcıya karşı kullanabilir. Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi hakları üretici veya mal ithalse ithalatçıya karşı da kullanılabilir.

Ayıplı maldan sorumluluğun süresi malın teslim tarihinden itibaren iki yılın geçmesiyle sona erer. Bu süre konut ve tatil amaçlı taşınmazlarda ise beş yıldır. İkinci el satışlarda ise ayıplı maldan sorumluluk bir yıl olmakla beraber, bu süre konut ve tatil amaçlı taşınmazlarda üç yıldır. Ayıp, ağır kusur ya da hile ile gizlenmişse zamanaşımı hükümleri uygulanmaz.